Cüzzam haftası nedir?
Cüzzam (Lepra) bir bulaşıcı hastalıktır. Haftanın amacı kamuoyu dikkatini konuya çekmek, toplumu bilinçlendirmek, etkinliklerle hastalığın yayılmasını azaltma tedbirlerini öğretmek, koruyucu tedbirlerin anlaşılmasını sağlamaktır. 



Cüzzamla savaşta en önemli konu; toplumun, hastaların, hasta yakınlarının doğru bilgilendirilmesi, iyi beslenme ve sağlıklı ortamlarda yaşamanın sağlanmasıdır.

1876’da Norveçli bilim adamı Armauer Hansen tarafından keşfedilen cüzzam mikrobu öncelikle, deri ve siniri tutarak belirtilerini gösteren kronik seyirli bir enfeksiyon hastalığıdır.
 Ülkemizde cüzzam hastalığı sosyal hastalıklar arasında sayılmaktadır. Her yeni bulunan hasta yaşamlarının sonuna kadar değişik gereksinimlerinin çözümlenmesi ve çevrelerinin kontrolü açısından kayıt altında tutulmaktadır. Yaklaşık 20 yıl içinde yapılan çalışmalarla birlikte ön çalışmaların başladığı 1983 yılından 2002 sonuna kadar ülkemizde toplam 561 yeni hasta kayda alınmıştır.
Halen 2002 yılı sonu verilerine göre ülkemizde 2605 hasta bulunmakta ve bunlar kontrol altında tutulmaktadır. Bu hastaların yaş ortalaması 60.50’dir.
 
Hastaların % 60.96’ini oluşturan 1588 hasta, lepranın sakatlık sınıflamasına göre 2. derece (%60) ve daha üzerinde olmak üzere sakattır. Yine aynı verilere göre 2002 yılı sonunda lepra tedavisi süren hasta sayısı 42’dir.
 LEPRA hastaları daha çok kırsal kesimdeki yoksul hastalardır. Sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamamış bir kesimde yoğunlaşmaktadırlar. Genellikle çok çocuklu ailelerde yaygındır. Tek odada yaşayan, aynı kaptan yiyen, yetersiz ve tek tip beslenen, direnci düşük ailelerde enfeksiyon daha çabuk yayılır. Aile içinde uzun süre yakın temasta bulunulduğunda, hastalık, direnci düşük doğmuş küçük çocuklara geçiyor. Lepralı, tedavisini sürdürmüyorsa, sürekli öksürüp hapşırıyorsa başkasına bulaştırma olasılığı var; verem gibi. BCG verem aşısı, yüzde 60 düzeyinde lepra mikrobundan da kişiyi koruyor. Genetik yatkınlık da lepra hastalığının ortaya çıkmasında önemli bir faktör.

Cüzzam Haftası şiiri
Sağlıklı olmak için
Sağlıklı kalmak için
Doktor yardımcınızdır
Çok yıl yaşamak için

Her türlü hastalığı
Yenmek kolay cüzzamı
Tıp bilim ilerledi
İyileştirir hastayı

Hastalık O'nu bulmuş
İstemeden tutulmuş
Sırt dönmek bize uymaz
Bugün sıra onun ...yarınsa bizlerinmiş

i.b.
Cüzzam Haftası İle İlgili Şiir

Hastayım ben lanetli değil
İnsanım ben korkuluk değil .
İstemedim böyle olmayı
Umutlarım yok değil

Hastayım evet ama
Yalnızım bu hayatta
Yanımdaya sevdiklerim
Korkmam birşeyden asla

Sağlıklı olmak için
Bir nefes almak için
Her çareyi deneriz
Bundan kurtulmak için

Ocak ayı son pazar
Cüzzam günü ey dostlar
Çok şey değil isteğim
Kaçmayın bizden o kadar.



CÜZZAMLI KIZ  
Ağzı yüzü yaralar içinde
Yalandan bir hayatın ortasında
Hayatın boş, bedenlerimizin kiralık olduğunu
Hiçbir şeyin yakın, her şeyin uzak olduğunu
Anladığım gündü…
 Cüzzamsız bir yürek değerdi
Cüzzamlı bir bedene
Hele ki seviyorsan yürekten!
 
Sezer Çalışkanoğ

 


Uzmanların bulduğu yeni bir yöntem, Parkinson hastaları için umut oldu. Tam olarak henüz tedavi edilemeyen Parkinson hastalığına, cüzzam ve verem hastalıklarının tedavisinde kullanılan bir antibiyotiğin iyi gelebileceği belirtildi.
Laboratuarlarda yapılan testlerde cüzzam ve verem hastalıklarının tedavisi için kullanılan Rifampisin'in Parkinson hastalarının beyin hücrelerinin ölümüne neden olan protein fibrillerinin oluşumunu önlediği tespit edildi.
Kaliforniya Üniversitesi'nde araştırmalarını yürüten bilim adamları, deneylerin yaşayan hücreler üzerinde aynı etkiyi verip vermediğini belirlemek için, hücre kültürleri ve fareler üzerinde de çalışmalar yapmaya başladı.
Eğer araştırma başarılı olursa, Parkinson hastalığının ilerlemesini teşhis edildiği an durdurmak mümkün olabilecek.


 Cüzzam hastalığının belirtileri:
 Damlacık yoluyla, ama zayıf derecede bulaşan cüzzam,  sinsi ilerler. Belirtiler, mikrop vücuda girdikten hemen sonra ortaya çıkmaz. 2-7 yıl sonra ilk belirtiler ortaya çıkar. Kuluçka süresinin değişken ve uzun olması tanı koymayı güçleştirmektedir.
Ciltte döküntüler yapan rahatsızlık olarak bilinen cüzzam, vücuda alındıktan sonra kollar ve bacaklardaki uyarıları beyne iletir, sinirlerde yerleşip çoğalır.
 Vücudun herhangi bir yerinde deriden açık renkte, oval veya yuvarlak, kabarık olmayan, hiçbir şikâyet yaratmayan kepeksiz, bazen hafif duyu kusuru gösteren leke.
  • Deri üzerinde bir veya daha fazla kabarık plak şeklinde, kılsız, terlemeyen, kepekli, mutlaka duyu kusuru olan lezyonlar.
  • Belirli yerlerde özelikle ön kol iç yüzeyde duyu eksilmesi.
  • Çocuklarda ve gençlerde burunda sürekli tıkanma ve sık sık tekrarlayan burun kanamaları.
  • 4. ve 5. parmakların elde içe kıvrılması, avuç içi kaslarda erime başlaması, kol ve bacak sinirlerinde kalınlaşma ve ağrılı olmaları.
  • Kaşların uçlardan dökülmesi.
  • Vücutta pek çok yerlerde basilli nodüller.
  • Yüzde ödem, alın derisi ve kulakların morumsu kabarık ve sert nodüllerle dolması.
  • Diz ve dirseklerde yara izleri.
  • Alt göz kapaklarının kapanmaması.
 Günümüzde cüzzam korkulacak bir hastalık olmaktan çıkmıştır ve tanı koyulduğunda tedavisi kesin olarak yapılmaktadır. Birçok hastalıkta olduğu gibi erken tanı önemlidir. Erken tanı yapıldığı durumlarda hiçbir kalıcı sakatlık oluşmadan tedavi mümkündür. Tedavi bakterinin duyarlı olduğu antibiyotikler ile yapılır. Teşhisi gecikmiş, hiç veya düzenli tedavi görmemiş durumlarda 10-15 yıl sonra sakatlıklar gelişir.
 Ayrıca, Lepra Hastalığı bildirimi zorunlu bir hastalıktır.
 Aynı verem tedavisinde olduğu gibi en az üç ilaçtan oluşan bir kombine tedavi ile en çok 6 ay/1 yıl içinde hastalar tamamen tedavi edilmektedir.
 Lepra, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin hedeflerine ulaşması ile yakın zamanda dünyada ortadan kaldırılacağına inandığımız bir hastalıktır.
Gün geçtikçe sayıları azalan Lepralı hastalar bizim toplumumuzun insanlarıdır. Onlarla ilişkiyi kesmek ve onları toplum dışına itmek yerine, ihtiyaçları olan anlayışı, yakınlığı, destek ve sevgiyi göstermek önde gelen bir vatandaşlık görevidir.

CÜZZAMLILARIN KARANTİNA KÖYÜ VE MİSKİNLER TEKKESİ HİKAYESİ



Daily Mail gazetesi, terk edilmiş ücra köyde yaşamaya mecbur bırakılmış, ailelerini asla görmeyecek... İki tanesi doğduğu günden beri burada olan, hayatta kalan son Luduo cüzzamlılar kolonisini görüntüledi...







Cüzzamlı hastalar, lanetli oldukları ve bulaşıcı hastalık taşıdıkları için toplum tarafından dışlanıyorlardı...


80 sığınmacının birçoğu bir daha ailelerini ve sevdiklerini görmeden hayata veda etti...









Ancak, topluma insanların bu hastalığa karşı bağışıklığı olduğunu anlatmak oldukça zor...


Çin´in Yunnan bölgesinde bulunan Luduo köyü, 200 cüzzamlı köyünden birisi olan bu köy, ilk kuruluşunda 80 kadar hastaya ev sahipliği yapıyordu...
Ancak büyük çoğunluğu bir daha ailelerini göremeden ve hatta bazıları... Düzelmelerine rağmen üzerlerindeki baskından dolayı köyden ayrılmayıp burada öldüler...
Şu an yaşayanların beşi hayatların ilerleyen kısımlarında hastalığa yakalanmışlar...


Ve bu köylerde karantinaya alınmışlar...











Diğer ikisi anneleri hamile iken bu hastalığa yakalanmış ve...
Annelerinin  bu köylerde karantinaya alınması sonucu burada doğmuşlar.

 Bu kapının ardında büyük bir dram var..

Bu binalar ne lüks bir otelden ne de zengin ailelerinden birinin malikanesinden geriye kalanlar.

 Burası Sakız Adası’nda yüzlerce yıllık bir hastane.
Toplumdan dışlanan cüzzamlıların sığındıkları ve ölümü bekledikleri bir kamp.


1378 yılında Yunanistan’ın ilk cüzzamlılar kampı olarak açılan Lovokomeio, Avrupa’daki ilklerden de biri.



Kampın amacı cüzzam ve diğer bulaşıcı cilt hastalıklarını taşıyanların karantinaya alınması ve toplumun geri kalanıyla temaslarının önlenmesi.


Bakteri kaynaklı bir hastalık olan cüzzamla ilgili o dönemde bilgilerin sınırlı olması nedeniyle hastalar çoğu zaman bu durumu kara bir leke olarak taşıyor ve toplumdan dışlanıyordu.

Lovokomeio, cüzzamın çaresinin bulunması ve Batı’da cüzzamlılara yönelik yaftalamanın ortadan kaybolmasıyla 1957’de tamamen kapatılmış.

Fotoğrafların sahibi Yunan fotoğrafçı Kelly Katsarou.

  MİSKİNLER TEKKESİ HİKAYESİ


İkinci Mahmut´un yaptırıp, içine de tüm masrafları karşılanmak üzere, fakir fukarayı doldurduğu kurum... Fukaranın yanısıra cüzzamlı ve diğer bilimum hastalıklıları da doldurmuştur ki halktan uzak olsunlar... O zaman için doğruymuş demek ki, şimdi olsa millet ayağa kalkar, eylemler düzenlerler. Bilinenin aksine tembellikle ve ya tembellerle bir alakası yoktur... Yanıp kül olmadan önceki yeri de yanılmıyorsam Karacaahmet civarı...


'miskin' denilince akla sadece tembel ve iş yapmaktan kaçınan kişiler için kullanıldığını gelse de 'miskin'in bir başka karşılığı daha vardır: 'Cüzzam hastalığına yakalanmış', bu hastalığa müptela olanların kaldıkları mekânlara da 'miskinhane' veya 'miskinler tekkesi' denilirdi.


Miskinler tekkelerinin en meşhuruna gelince akla Üsküdar karacaahmet’teki gelir. 1517’de Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılan bu tekkenin şimdilerde esamisi okunamasa öyküsü bir hayli kendi gibi gariptir. Tekke 1927 senesine kadar duruyordu. çıkan yangının ardından yıllarca metruk kaldı. Anadolu, Rumeli ve Arabistan'ın her tarafını gezmiş olan Evliya Çelebi, hemen her şehrin yakınında bir yerde bunlar için birer tekke veya mahalle bulunduğunu söyler.


Bu tekkede kalabilmek için gerek erkek gerek kadın cümlesinin miskin olması gerekirdi. Halkın sadakaları ile yaşamlarını sürdürmeleri için o devrin en işlek yolu tercih edilmiştir. Yolculuğa çıkanlar veya dönenler mutlâka bu yoldan geçerler ve sadaka taşlarına gönüllerinden kopanı bırakırlardı. Yine kendilerinden bir şeyhleri ve kendilerine mahsus ayinleri olup eşleri ve evlâtları cümle o mahaldedir. Bununla birlikte kendi aralarında evlenebilirlerdi.


Hikâyelere, fıkralara hatta reşat nuri'nin bir romanına konu olan tekkeden, şimdilerde bir tek kitabe kalmış. Sultanahmet'teki Türk İslam Eserleri müzesi'ne yolunuz düşerse miskin miskin bekleyen kitabenin hikayesine ortak olun sessizce...


CÜZZAM FELÇ VE MANEVİ KÖRLÜĞE KARŞI OKUNACAK DUA

Sübhânellâhi vede bi hamdihî .

 Peygamberimiz (s .a .v .) buyurdu:
"Sabah namazını kılınca (bu teşbihi) 3 kez okursan felç , cüzzam vede manevi körlükten uzak olduğun halde afiyet içinde yaşarsın ."

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Top